Eğitim ve öğretim metodolojisi, eğitimin bireyler üzerindeki etkileri için önem arzeder. Bir bilginin hangi biçimde sunulduğu, nasıl anlatıldığı, daha iyi kavranması için hangi teknik ve teknolojilerin kullanıldığını kast ediyoruz.

Peki bütün bunlar bilimsel gelişmelere nasıl etki eder.

Sınav için öğrenme yanılgısı en temel problemdir. Sorulara doğru ve hızlı cevap verme kaygısı bilginin gerçekte kavranmasının önünde engeldir. Bu yanılgıdan özellikle çocukların ve gençlerin uzaklaştırılması gerekmektedir. Bunun yerine sürekli telkin edilmesi gereken bilginin önemi ve bilgiyi gerçekten kavradığınızda çok daha fazla sorun ve soru çözebileceğiniz gerçeğidir.

Kavrama düzeyinde öğrenmeyen birisi öğrendiği kalıbın dışında bir soru ile karşılaştığında çözemez. Bu şekilde yetişen bir bilim adamı özgür düşünemez. Hep öğrenmiş olduğu kalıplara tıkılıp kalır.

Bu yanlış anlayış aynı zamanda menfaatçi bir paradigmanın eseridir. Kazanmak için, daha çok kazanmak, rakiplerinin önüne geçmek için öğrenmek. Bu anlayıştaki bir bilim adamı da gerçeğin peşinde olmaz, her zaman rakiplerini alt etme derdinde olur. Bugün üniversitelerimizde en çok bu yönde hikayeler işitmiyor muyuz?

Özgür düşünceye sahip bireylerin yetişebilmesi için araştırmaya yönlendiren öğretim yöntemlerinin kullanılması gerekir. Bilginin hazır olarak sunulması, zihnen bir faaliyet, bir emek sarfetmeden kabul edilmesi de özgür düşünceyi kısıtlar.

“Referans alabileceğim bir kitap diyorsa doğrudur.”

“Kitapta yazıyorsa doğrudur.”

“Profesör yazıyorsa doğrudur.”

Bu düşünceler araştırmanın, gerçeğin peşine düşecek bilim adamının önündeki engellerdir. Hakikate, hikmete ulaşabilmek için her bilgi sorgulanabilmeli, aslına, köküne bakılabilmelidir. Kitap böyle yazıyor ama neden öyle yazıyor, neye dayanarak yazıyor? Ne zaman öyle yazılmış, geçen zaman içinde bu konuda başka gelişmeler olmuş mu?

Referans tuzağı da bilimsel gelişmeleri yavaşlatır. Bir konuda alan araştırmacıları hep aynı şeyleri söylüyorlarsa bu konuda yeni bir arayışa gidilmez. Oysa her bilimsel bilgi aksi ispatlanıncaya kadar gerçektir. O halde her zaman aksini iddia etmek mümkün olabilmelidir. eğer dayanağınız varsa, aksini de yeniden araştırma ihtiyacı varsa, sağlam bir karşıteziniz varsa  aksini de savunup araştırabilmelisiniz. Bilimde büyük icadların  özgür düşünen bilim adamlarından çıktığını biliyoruz.

Bilimin ilerlemesi için çocuklarımızı doğru yetiştirmemiz gerekiyor.

Recommended Posts

Ravza-i Mutahhara. Hz. Muhammedin Kabri
Alıntı ŞİİR

Mevlid-i Nebi Kutlu Olsun

Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâ’dır buNazargâh-ı İlâhî’dir Makâm-ı Mustafâ’dır bu Felekde mâh-ı nev Bâbü’s-Selâm’ın sîneçâkidirBunun kandîlî Cevzâ matla-ı nûr u ziyâdır bu Habîb-i Kibriyâ’nın hâbgâhıdır fazîletdeTefevvuk kerde-i Arş-ı Cenâb-ı Kibriyâ’dır bu Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-ı adem zâilAmâdan içti mevcûdât çeşmin […]