Eğitimin önemine, Milli Eğitim Bakanlığının kilit rolüne vurgu yapıp duruyoruz. Eğitimde çok iyi olmadığımızı da birçok kimse dile getiriyor. Eğitim sisteminde son 30 yılda birçok köklü değişiklik yapıldı, sonucun ne olduğunu verilerle bilmiyoruz ama toplumsal çevrede yaşacıklarımızla kesitrebiliyoruz. Elime geçen bir belgeden komşu ülkelerdeki eğitim bakanlıklarının adlarına takıldı aklım. Ermenistan, Gürcistan ve Bulgaristan’da “Eğitim ve Bilim Bakanlığı” olan ünvan, Yunanistanda “Eğitim ve Din Bakanlığı”, Romanyada “Eğitim, Araştırma ve Gençlik Bakanlığı”, Türkiye’de bildiğimiz üzre birkaç kez değiştikten sonra şimdilik “Milli Eğitim Bakanlığı. Yunanistan’da “Eğitim” ve “Din”in aynı bakanlıkta olmasına hiç değinmeye gerek yok. Yunanistanı örnek alacak değiliz.(!) Eğitimle Bilimin aynı bakanlıkta anılması kadar gerçekçi ve güzel bir şey olamaz. İçeriğini bilmiyorum, araştırmadım. Ama eğer “Eğitim ve Bilim Bakanlığı” adını tercih eden ülkelerde eğitim sistemi de bilimsel ise, içerik olarak daha çok bilime önem veriliyorsa çok yerinde bir system olduğunu söyleyebilirim. Şahsen eğitim sisteminin milli olması mı tercih edilmelidir yoksa bilimsel olması mı diye bir sual sorulsa hiç düşünmeden bilimseli tercih ederim. Eğitim sisteminin çozuklarımıza bilimsel olanı öğretmek için çaba göstermesi yeterlidir. Elbette, öğretim tarafının yanında “eğitim” yada benim ısrarla kullanmak istediğim “terbiye” tarafı ile milli değerlerin öğretilmesi ve kavratılması hepimizin isteği. Ancak bunlar da öğretilmediği ve kvratılmadığı halde eğitim bakanlığımızın adında “Milli” kelimesi mosturalık olarak durmaktadır. Ders kitaplarında milli manevi değerlerle ilgili en ufak bir resim ortaya çıksa vaveyla kopuyor. Osmanlıdan bir şiir veya hikaye anlatılsa yüzler ekşitiliyor. Tarih kitapları hala osmanlıyı kötülemekle meşgul. Allahaşkına eğitimimizin neresi milli?

Recommended Posts

Ravza-i Mutahhara. Hz. Muhammedin Kabri
Alıntı ŞİİR

Mevlid-i Nebi Kutlu Olsun

Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâ’dır buNazargâh-ı İlâhî’dir Makâm-ı Mustafâ’dır bu Felekde mâh-ı nev Bâbü’s-Selâm’ın sîneçâkidirBunun kandîlî Cevzâ matla-ı nûr u ziyâdır bu Habîb-i Kibriyâ’nın hâbgâhıdır fazîletdeTefevvuk kerde-i Arş-ı Cenâb-ı Kibriyâ’dır bu Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-ı adem zâilAmâdan içti mevcûdât çeşmin […]