Acı acıyla kıyaslanmaz elbette. Ama kardeşlerin kardeş acısını ne kadar hissettiği sorgulanabilir.

Afganistan’da mayıs ayı başında bir heyelan afeti yaşandı. 400 ev toprak altında kaldı. Medyamız (elbette bütün dünya medyası da) yeterince ilgi göstermediği için tam olarak kaç kişinin öldüğünü bilmiyoruz. 2000 veya 2100 gibi yuvarlak rakamlar telaffuz edildi. 4000 kişinin de evsiz kaldığı tahmin ediliyor. Medya bu afeti iki gün yazdı. Manşetlerde değil sadece küçük sütunlarda, dış haberler sayfasında.

Soma’da yüzlerce kardeşimizi kömür madeninde kaybettik. Acıyı yüreğimizin orta yerinde hissettik günlerce. Yas ilan ettik. Kardeş Pakistan hükumeti de yas ilan etti.

Irakta Amerikan işgalinden bu yana ölümler her gün, her gün haber konusu olduğu için artık sıradanlaşmış olabilir. Her gün, her gün bombalı saldırı oluyordu Irakın her yerinde. 10 kişi, 20 kişi, 40 kişi ölüyordu. Çoğu zaman haber değeri bile olmuyordu bunun ve televizyonlarda, gazetelerde yer almıyordu. Ölü sayısı 50’yi geçince bazı günler, belki de haber yokluğu çektiği için haber müdürünün kararı ile haberin sonuna, sayfanın bir köşesine yerleştirilebiliyordu.

Son bir yılda ırak’ta kaç kişi öldü? Eceliyle hastane yataklarında veya evlerinde ölenleri, kazalarda ölenleri kasdetmiyorum. Terör saldırısı mı dersiniz, iç savaş mı dersiniz. Kaç kişi öldü acaba? sağlıklı bir sayıya sahip değiliz. Suriye’deki kardeşlerimiz hala gündemimizde yer alabiliyor. Ama kardeşlerimizin ölümünden duyduğumuz acı değil çoğunlukla konuştuğumuz. Siyasi hesaplar, dış politika değerlendirmeleri, büyük büyük laflar. Ya da iç politikaya malzeme yapıyoruz Suriye’yi. Sen onu dedin, ben bunu dedim. MİT gitti, ÖSO geldi vs.

Ne zamanki IŞİD Iraka girdi ve Musulda büyükelçiliğimiz persoınelini rehin aldı o zaman bizim için manşetlik değere geldi Iraktaki durum.

Kardeşlik bu mudur? Müslümanlar kardeştir diyor musunuz hala.

“Lafını çok dinledik şimdi iş inkılapta.”

 

Recommended Posts

Ravza-i Mutahhara. Hz. Muhammedin Kabri
Alıntı ŞİİR

Mevlid-i Nebi Kutlu Olsun

Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâ’dır buNazargâh-ı İlâhî’dir Makâm-ı Mustafâ’dır bu Felekde mâh-ı nev Bâbü’s-Selâm’ın sîneçâkidirBunun kandîlî Cevzâ matla-ı nûr u ziyâdır bu Habîb-i Kibriyâ’nın hâbgâhıdır fazîletdeTefevvuk kerde-i Arş-ı Cenâb-ı Kibriyâ’dır bu Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-ı adem zâilAmâdan içti mevcûdât çeşmin […]