2011 YGS sınavı bir süre daha gündemi meşgul edecek anlaşılan. Sınav sorularının seçeneklerinde gizli bir şifre olduğu ve bu şifre ile ekseri soruların cevaplanabildiği iddia edildi ve savcılık inceleme başlattı.

Aslında sınavdan önce de internette sınavda mod-medyan iddiaları dolaşıyordu. Yani bu sınavda sınav soruları ile ilgili birtakım şaibelerin, şüphelerin olacağı ta baştan biliniyordu.

Bu detaylara, günübirlik değerlendirmelere ve bir eğitim konusunun siyasete alet edilmesine girmeden sadece sınava yönelik değerlendirmeler yapmak istiyorum.

Önceki yazımda sınav sisteminin ve bu kadar aşırı güvenlik önlemleri almanın anlamsız ve gereksiz olduğunu yazmıştım. Güvensizlik üzerine kurulmuş bir eğitim sisteminin yanlışlığını vurgulamıştım. Nihayet ÖSYM yetkilileri de sınavda seçenekleri karıştıran algoritmada kopyaya zemin hazırlayabilecek bir şablon oluştuğunu kabul ettiler. Ancak kimsenin bunu sınavda fark etmediğini ve kopya çekmediğini iddia ettiler veya umdular. “Kopya” kavramı eğitimdeki en büyük problemlerden bir tanesidir ve daha sonra detaylıca ele almamız gerekir. Ben olayın çok daha farklı boyutlarına dikkat çekmek istiyorum.

Bu olayda herkesin üzerinde ittifak ettiği ve nihayet ÖSYM yetkililerinin de kabul ettiği gibi bir acemilik ve beceriksizlik yaşanmıştır. Sınavda kopya korkusu o kadar had safhaya varmıştır ki her adaya ayrı bir kitapçık, soruları farklı dizilmiş, cevap şıkları farklı dizilmiş bir kitapçık oluşturulmaya çalışılmış bunun için de bir milyon yediyüzbin kitapçığın farklı farklı olması gerektiği varsayımından hareketle bir bilgisayar programı hazırlanmış ve bu program ile sorular ve seçenekler karıştırılmaya çalışılmıştır.

Buradaki temel beceriksizlik işte bu algoritmayı (karıştırma formülünü) tasarlayan mühendisler (biz öyle olduğunu düşünüyoruz) tarafından yapılmıştır. İyi niyetli olduklarını düşünürsek bu bir beceriksizliktir. Eğer kötü niyetlilerse bu daha da vahim bir durumdur. Ama her durumda bu mühendisler yine bizim eğitim sistemimizde yetişti. Bu kadar basit düşünemediler mi? Yaptıkları algoritma ile ortaya çıkan kitapçıklardan birini önlerine alıp nasıl olmuş, soruları çözerken dikkat çekecek bir nokta oluşuyor mu diye bakmadılar mı? Bu çapta bir sınavın sorularını hazırlayan ekip ve bunu teknik olarak yönetecek ekip yok mu? Yoksa kurum içinden birileri bilerek bu durumu ortaya koyup yeni ÖSYM başkanını zor durumda bırakmak mı istediler? Hatta akabinde ortaya çıkacak tepkilerle siyasete malzeme üretme çabasına girmiş olabilirler mi? Gençlerin istikbalini kendi siyasi emellerine alet edecek insanlar olabilir mi? Sırf siyasi kargaşa çıkarmak için masum insanları öldürenler bulunduğuna göre bu komplo teorisi hiç de olmayacak gibi durmuyor.

Aslında bu olayda henüz cevabını bilmediğimiz, çoğu kimsenin sormaya cesaret edemediği bir soru var: soruların diziliş şekli ile ilgili dışarıya herhangi bir bilgi verilmiş midir, sınava giren öğrencilerden bu durumu bilen var mıdır? Bunu devam eden soruşturmanın sonunda umarım öğreniriz. Şifre iddialarını çürütmek çabasında olan kimi çevreler adı geçen dizilim her soruda tutmadığını belirtiyorlar. Aslında eğer bilinçli bir şey yapıldıysa bu daha da karmaşık bir şifre oluşturulduğunu gösterebilir. Her soruya uymayan bir dizilim varsa şifre dikkat çekmeyecektir.

Bunlar teori ama gerçek şu ki bu sınav ÖSYM açısından başarısız bir sınav oldu. Bir an önce sınav sistemi tümüyle gözden geçirilmelidir. Benim sürekli savunduğum ise kesinlikle polisiye önlemlerle, her kişinin kitapçığını farklı yapmakla, matbaaya çalışanları hapsetmekle kopyanın önüne geçilmeyeceğidir. İnsan zekası her önleme karşı çemberi yaracak bir çözüm bulabilir.

Esas önemlisi bu kadar zeki insanlarımız, şifrelere, kopyalara kafa yorduğu kadar gerçekten öğrenmeye kafa yorsa, çalışsa aslında başarılı olacak ve bütün bunlara da gerek kalmayacak.

Sınavsız eğitim çok fazla ütopik durabilir ama sınava konsantre olmayan, öğrenmeye konsantre olan bir eğitim pekala uygulanabilir.

 

Recommended Posts

Ravza-i Mutahhara. Hz. Muhammedin Kabri
Alıntı ŞİİR

Mevlid-i Nebi Kutlu Olsun

Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâ’dır buNazargâh-ı İlâhî’dir Makâm-ı Mustafâ’dır bu Felekde mâh-ı nev Bâbü’s-Selâm’ın sîneçâkidirBunun kandîlî Cevzâ matla-ı nûr u ziyâdır bu Habîb-i Kibriyâ’nın hâbgâhıdır fazîletdeTefevvuk kerde-i Arş-ı Cenâb-ı Kibriyâ’dır bu Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-ı adem zâilAmâdan içti mevcûdât çeşmin […]